| | sıfırdörtotuzüç | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
puduhepa Can
Mesaj Sayısı : 77 Yaş : 52 Yer : zamanda bir yer... Meslek : okur-yazar Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: sıfırdörtotuzüç 25/1/2007, 19:37 | |
| bekledim belki birileri gelir diye kimse gelmedi en çokta sen. (Seyit PELİTLİ) | |
| | | puduhepa Can
Mesaj Sayısı : 77 Yaş : 52 Yer : zamanda bir yer... Meslek : okur-yazar Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: sıfırdörtotuzüç 25/1/2007, 19:39 | |
| Koş
dünyayı deşiyorlar bütün çiçekleri dağlardan sökecekler denizleri yakacaklar petrol rengine
bulutların ağır işçi olduğu vakitlerde mi olacaktı tanrı Zonguldak madeni isinden yüklenmiş gibi
yayla bakışlım koş koş bunlar aşkı da yakacaklar
çölün bir resmi var çoraktır yüreklerimizde sürüngenlerin meskeni toprak kumun altındadır haramdan korkudan zinadan çocuk ölümünden çokça nasiplenen
nazlı akarsuların uzak denizlere taşıdığı kirsin sen çağlayanların sesine karışan akortsuzluk çığlık çığlık yaşama yakılan barutsun
ay yüzlüm koş koş bunlar sevdayı vuracaklar
balı yanaktan düşürecekler serçeyi saçakta vuracaklar barış elçisi güvercini dost elin şairi Nazım'ı Ahmed Arif'i okumayacaklar
ama zindanda güneşsiz akortsuz sazın telinden sararmış saman sayfadan karanlıktan ay üretecekler yurduma oradan dünyaya ustalar
ay yüzlüm koş koş bunlar bizi vuramayacaklar
(İrfan SARI) | |
| | | puduhepa Can
Mesaj Sayısı : 77 Yaş : 52 Yer : zamanda bir yer... Meslek : okur-yazar Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: sıfırdörtotuzüç 25/1/2007, 19:42 | |
| Delice Gözlerin
nasıl bilmezsin akşamı martılar basıyorsa ansızın bil ki bir eşkıya tavrıyla dolanıyorum kentin ara sokaklarında
bir duygunun diğer bir duyguyu ısırmasıyla tetiklenmiş tanıdık bir hırsı yerine oturtamamanın paniği bu dişlerim çarparken birbirine bir çığlık tenimde yırtıklar açarak tırmanıyor tepelerime
yolunu şaşıran acılara yalan söyler haritalar bana her bakmanda başka bir kıtada kaybedeceksin kendini iklimim yok benim
tüm gerçekliğimi öğrendiğin gün aklını yitireceksin çemberin daraldığını duyacaksın ateşe vereceksin her yanı, delice gözlerin daha bir yanacak
uzadıkça uzayacak yağmur geceye daha çok yağ diye bağıracaksın, yağ! gecenin sakallarından ağırlığınca hüzünler damlayacak bir şeyler sığdır gözlerine o an ve dışarı hiçbir şey sızdırma
dilimi bağlıyorum bundan öteye söz yok sen gecene dağıl içinde kalan bütün çocukların elinden tutup ben kendime bir kaç çocuk edineyim becekriksiz intiharların artığı
aralık/06
(Seyit PELİTLİ) | |
| | | puduhepa Can
Mesaj Sayısı : 77 Yaş : 52 Yer : zamanda bir yer... Meslek : okur-yazar Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: sıfırdörtotuzüç 25/1/2007, 19:44 | |
| Yak/ala Aşk
aşk yalnız bir tanrıça yaralı ama mağrur yalnızca tutkularını yaşayan
bazen ölü bir yosun gibi ümitsizce dalgaların peşine takılan bazen ayak basılmamış kumların kızgınlığına uzanan sere serpe
ah nefesi ada karası sarhoşluğu dünya gözlerindeki ateşe yangın varsın yakalasın beni yakala beni ey aşk
yorgun bir günbatımında yeni doğan gece gibi titremek yıkanmak yakamozun tuzunda ve kaçak mülteci gibi umuda açmak yelkenleri henüz adı konmamış ayrılıkları göze almak belki de
güneşin terk ettiği akşam üstleri hüznü tenlerin yakıcı izleri avuçlarında sızıp kaldığı yüreklerde mesken tutmuş ayazlar
ve ilk aşkın kollarındaki günahlara teslimiyet bir dalganın sesinde bırakmak tüm masumiyetleri
yine de doyamamak aşka kum tanelerinde biriktirmek cenneti tuzlu ve ıslak
Marmara’nın sularında kuyruk sallayan bir denizkızı, dip yalnızlığında aşkı filizlendiriyor durmaksızın.
(Figen Yarar) | |
| | | puduhepa Can
Mesaj Sayısı : 77 Yaş : 52 Yer : zamanda bir yer... Meslek : okur-yazar Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: sıfırdörtotuzüç 25/1/2007, 19:46 | |
| Kerti
söz kestik toprağın kertisine üç günlük ömrü nabız kıtlığı firarisinde ölümün...
buyurun düğünümüz var bu gün gelin ağlar zemheri sesinde acısını yuttuğum! oysa tam alışmıştım sana şu dağ benim diyordum...
aç bakalım çiçeklerini kızılcık ağacı içimdeki baharı çalıyorsun...
ah ömrüm! başta bitmeyecek kadar uzun sonda yıldız kayması kadar kısa masala benziyorsun..
hatırımda tek sana dokunduğum karanfil var bende uyuttuğun...
gerisi boş bir şehirde hiç kimseye verilmemiş merhaba... ey dilim!..kimi arıyorsun?
(Tayyibe Atay- 20/01/2007 ) | |
| | | puduhepa Can
Mesaj Sayısı : 77 Yaş : 52 Yer : zamanda bir yer... Meslek : okur-yazar Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: sıfırdörtotuzüç 25/1/2007, 19:47 | |
| Hangi Dillere Çevrildi Bu Yalnızlık
hangi dillere çevrildi bu yalnızlık hangi okyanuslarda denendi de yine de ölçülemedi derinliği varsın gözlerin kahverengi ve sessiz olsun varsın unutsun o geceleri
kendini yanlış denizlerde sınayan bilemez kulaçlarının uzunluğunu!
ellerinle yakalayamazsın o bulutları gökyüzü senden çok daha geniş ve gözlerine inat mavi
yenik sarhoşluklarımız zincirleme korkulara sarılı hayal bozumları
dumana dolan, uza…
bir boşluğun yankısı var gecelerime uzayan dudaklarının sebep olduğu kendini anlatırken suya ihtiyaç duyan dudaklarının yokluğu varsın ağlasın çocuklar artık her izbede (Seyit Pelitli) | |
| | | puduhepa Can
Mesaj Sayısı : 77 Yaş : 52 Yer : zamanda bir yer... Meslek : okur-yazar Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: sıfırdörtotuzüç 25/1/2007, 19:47 | |
| bir bitişin resmini çizmeye başladı ellerim. parmaklarımdan çıkan her harf yıkık bi kenti diriltmeye niyetlenmiş bir vicdanın pes edişidir. sıradanlığıyla yarışamadığım insanlar gibi olamadım. dönüp gidemedim, gidişlerimde yarım kaldı çünkü. ne yıkabildim duvarlarımı ne de kapılarımı zorladı gülümseler... elime renk renk ölümler aldım geçenlerde, biliyordum nasıl ulaşırım bilinçsizliğe... denemek istedim birkez daha, o sıralar gidesim vardı herkesin hayatından, gidişlerimi anlamak istemeyenleriniz vardı. her renk birbirinden daha güçlü elimde bana bakıp durdu. renkleri bana işlesinler diye canlandıracak bir ruh da masamdaydı. toprağın ateşte beden buluşuyla kazandığı kıyafeti sarı ışıkta parlamaya devam etti sabaha kadar. acıydı, tek başına çekilir gibi değildi cama hapsedilen ruh ve dışarı çıkarmak için okşamak gerekmiyordu şişeyi. renklerle barışamadıkca ruhlandım günlerce. yerleri sevdim çünkü yüzler görünmüyordu. renkler uzaklaştı ben yakınlaştıkca, attım hepsini bir dahaki pes edişime kadar. sevgiliye azap çektirir oldu sesim ben kaçamadıkca. yine kendim açtım ışıkları kimse olmadan, kalktım ayağa ama etrafta kimse kalmamış ne yazık. sevgili, duvar, masa, yer, gök hepsi bir. (Selçuk Şenol) | |
| | | puduhepa Can
Mesaj Sayısı : 77 Yaş : 52 Yer : zamanda bir yer... Meslek : okur-yazar Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: sıfırdörtotuzüç 25/1/2007, 19:48 | |
| An(sız)
anı yok.an yok.yürek yok. sonumun hazin iç çekişi bedenimin başlangıcı öte yok. sis yok.şekil yok. uykuma dadanan rüya ellerimin sarhoşluğu denizin tek bir dalgasına daldı gözlerin. gittin geldin. kayboldun. takip edildin. benzer ama aynı değil. aynı ama bir acı önde bir acı önce doğduğun için… söz yok. bekleyiş yok. zaman yok. satıldığın bir hayatla oynayınca ışıklar değmez sana. kupkuru bir karanlıkta yakarsın beynini ışıklar değmez sana… çocuk sesleri daracık sokakta benim renkli kabusum, benim masum bakışım, benim minik ellerim kıvırcık sonbaharda yankılanan arzum tozlu bir yolda uçan kahkaham, yaralı dizlerim peçetemin kenarına düşen yağmur, anne sözlerim dünlerim, dün olmak isteyişlerim çocuklar değmez bana... (Ayşe Kösen) | |
| | | puduhepa Can
Mesaj Sayısı : 77 Yaş : 52 Yer : zamanda bir yer... Meslek : okur-yazar Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: sıfırdörtotuzüç 25/1/2007, 19:49 | |
| Parmağımı Güz Kesti
parmağımı güz kesti, senin suçun yok! sarışın mevsimin hançeriydi azıcık serin, alabildiğine derin ve keskindi!
aykırıydım belki. (ondan mı hırçınlığım?) ilk elden yaralıydım istemedim kabuk bağlasın.
şair amcalar önceden vurmustu beni her yanımda imgelerden kıymıklar parmağım içime kanadı sessizce ılık, dingin ve gizliydi.
önce yaram tanıdı seni gözlerin bildik bir resim. bir uyak daha saplandı usuma ellerinin bereketi tenime değdi ürkek, telaşli ama iyice emindi.
kumdan kalelere hapsolmuştum ben. ayık zamanların esiri senin esrikliğinin suçu yok parmağımı ben uzattım, güz kesti.
(Özgür Hatem) | |
| | | puduhepa Can
Mesaj Sayısı : 77 Yaş : 52 Yer : zamanda bir yer... Meslek : okur-yazar Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: sıfırdörtotuzüç 25/1/2007, 19:50 | |
| bir süre sonra, bir eli tutmakla, bir ruhu zincirlemek arasındaki ince farkı öğrenirsin,
ve aşkın yaşlanmak, birlikte olmanın da güvende olmak anlamına gelmediğini öğrenirsin.
ve öpücüklerin sözleşme ve hediyelerin de vaat olmadığını öğrenmeye başlarsın.
ve yenilgileri başın dik ve gözlerin açık karşılamaya başlarsın, bir çocuğun üzüntüsü ile değil, bir yetişkinin zarafeti ile...
ve herşeyi, bugünü düşünerek yapmayı da öğrenirsin, çünkü yarın ile ilgili herşey belirsizdir.
bir süre sonra güneş ışığının yakıcı olduğunu öğrenirsin, eğer fazla maruz kalırsan.
bu yüzden başka birisinin sana çiçek getirmesini beklemeden kendi bahçeni yarat ve kendi ruhunu kendin süsle.
ve göreceksin ki dayanıklısın ve kuvvetlisin ve değerlisin...
Veronica A. SHOFFSTALL | |
| | | _MaT_ Yenı Uye
Mesaj Sayısı : 13 Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: sıfırdörtotuzüç 25/1/2007, 19:56 | |
| Gün olur
Gün olur, alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra.
Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
Çiçekler gürültüyle açar;
Gürültüyle çıkar duman topraktan.
Hele martılar, hele martılar,
Her bir tüyünde ayrı bir telaş!..
Gün olur, başıma kadar mavi;
Gün olur, başıma kadar güneş;
gün olur, deli gibi...
O.veli kanık....
içimizden gelen bir şiir le..güzel sayfaya bir renk..üstdalardan....
| |
| | | puduhepa Can
Mesaj Sayısı : 77 Yaş : 52 Yer : zamanda bir yer... Meslek : okur-yazar Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: sıfırdörtotuzüç 26/1/2007, 01:01 | |
| Ölü Ebe bir deri bir kemiğin eline dokunurken…
yerim, göğüm, günüm, gecem, sobe… elim, dilim, göz bebeğim, ebe… üç yüz dersem öl, üç yüz bir dersem ölme… bir romana imrenip, yattığından beri tozlu döşeğe uğultularımızı sayıyorum, doksan sekiz doksan dokuz yüz önüm, arkam, aağım, solum, güz. burada adalet insanların etinden, umudundan, sigarasının dumanından sağlanırken… sağırlığımızı sayıyorum… yüz doksan dört dersem öl yüz doksan beş dersem ölme… utancımızı sayıyorum, en hafifinden beş yıl yatıran bir asiliği dökerken önündeki kâğıda şair, titreyen ellerimizi sayıyorum… iki yüz doksan yedi dersem öl iki yüz doksan sekiz dersem ölme…
Volkan İPEK (Behiç Aşçı için yazılmış.) | |
| | | DEVRİM Yenı Uye
Mesaj Sayısı : 47 Kayıt tarihi : 26/01/07
| Konu: Geri: sıfırdörtotuzüç 26/1/2007, 01:10 | |
| SENİ BEKLEMEK
Beklemek en güzeliydi Bir tek seni düşünmek Gözlerinde kahve falına bakmak Saçlarında savrulmak hayallere Güzelliğini bahane etmeden
Bir tek seni düşünmek Boynundaki ağrılara saplanmak geceden Sabahını sancı ile beklemek Senden gelecek güzel sözleri düşlemek !!!
Beklerken seni düşünmek güzeldi Ümitli şeydi seni beklemek Bedelini Bilmeden ...
Rober Ağdere
| |
| | | puduhepa Can
Mesaj Sayısı : 77 Yaş : 52 Yer : zamanda bir yer... Meslek : okur-yazar Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: sıfırdörtotuzüç 26/1/2007, 15:46 | |
| ha şimdi düştedir ha sonra hep bir alıntısı,Aşk'a Ankara'ya,ya da karanlığa ama asla umutsuzluğa değildir,tebessümü ruhu çılgın...ruhu deli...ruhu kadın... ama asla değil...kıyılarına yaşamın... (Mat-Fallen)
En son tarafından 4/2/2007, 22:32 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | puduhepa Can
Mesaj Sayısı : 77 Yaş : 52 Yer : zamanda bir yer... Meslek : okur-yazar Kayıt tarihi : 25/01/07
| | | | puduhepa Can
Mesaj Sayısı : 77 Yaş : 52 Yer : zamanda bir yer... Meslek : okur-yazar Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: sıfırdörtotuzüç 26/1/2007, 23:01 | |
| Söylenti bir söylenti var bu sabah şehirde, sana dair daha gün ışır ışımaz aldı gitti başını sözler, düşen bir yaprağın sesi ağırlığınca çınladı ortalık. vakitsiz çaldı arabaların kornaları düğüne gidercesine taze ekmek sıcaklığı sardı sokak aralarını, bir şaşkınlık vardı, bir tedirginlik sanki bilmezcesine.
adımını attın güne ilk güneş, öptü gözlerini denizden çıkmış kokusuyla, sardı ruhunu geçmişten arta kalan sır dolu aydınlık, sonra ellerini sardı eylülün hüzün yaprakları.
sararan resimler terk etti albümlerden yerini, katıldı bu coşkuya sevinç oldu kısa bir an olsa da, selam verdi evinin,açtığın arabanın kapısı, hoş geldin gününe dedi; gittiğin yol, kavuştuğun tabela.
oturdun düşündün, neresindeyim bugün yaşamımın, yüreğim nerede? cebinden bir mendil çıkardın, saçıldı düşlerin, kimi gerçek olmuş kimi kaybolmuş.
şehirdeki söylenti kadar takvimdeki yaprak da doğruydu. doğduğun güne dair olduğu gibi.
bir yağmur eksikti seni ağlatan...
(Kaan Karadağ)
En son tarafından 28/1/2007, 23:54 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | puduhepa Can
Mesaj Sayısı : 77 Yaş : 52 Yer : zamanda bir yer... Meslek : okur-yazar Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: sıfırdörtotuzüç 27/1/2007, 00:45 | |
| kırgınım, saçılmış bir nar gibiyim
sessiz akan bir ırmağım geceden git dersen giderim kal dersen kalırım
git dersen kuşlar da dönmez, güz kuşları yanıma kiraz hevenkleri alırım
ve seninle yaşadığım o iyi günleri, kötü günleri bırakırım.
aynı gökyüzü aynı keder değişen bir şey yok ki gidip yağmurlara durayım.
söylenmemiş sahipsiz bir şarkıyım
belki sararmış eski resimlerde kalırım
belki esmer bir çocuğun dilinde.
bütün derinlikler sığ sözcüklerin hepsi iğreti
değişen bir şey yok hiç ölüm hariç.
aynı gökyüzü aynı keder. (Alıntı-Esmer Dergisi) | |
| | | puduhepa Can
Mesaj Sayısı : 77 Yaş : 52 Yer : zamanda bir yer... Meslek : okur-yazar Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: sıfırdörtotuzüç 28/1/2007, 23:56 | |
| Dur(mas)ak uykunun en uyanık saatlerinde, kuş uçmaz kabus geçmez bir köşede, senin sesinle tanışmak. ve yüreğimde çarpıntı bir kederle, gözlerin hep baktığı; fakat acizliğin buram buram ben koktuğu, ikindi öğlelerinin gölgesinde, eteklerine kapanmak. yalan yanlış bir sevdayı, hiç yaşanmamışçasına, melankolik tövbelerle örtbas etmek. tek gecelik oyunlarda, hep seni aldatmak, yitik şehirlerin boz kaldırımlarında.
gözlerimi güzelliğine açmak, bir Ankara otobüsünün son durağında. (Orkun Saka) | |
| | | DEVRİM Yenı Uye
Mesaj Sayısı : 47 Kayıt tarihi : 26/01/07
| Konu: Geri: sıfırdörtotuzüç 29/1/2007, 17:40 | |
| Hasretinle Yaşıyorum
Hasretinde bazen yağmur olup Geçeceğin yollara gül tohumu ekiyorum Sen ise ; Ayaklarınla yüreğime bassan bile Yüreğimin acıdığını düşünme. Ben , her adım attığında, Yüreğimden öptüğünü farzederim.
Hasretin çöker hüzün bulutlarıma... Yüreğine düşen her damla, Kurumuş güllerin yüreklerine " hayat " olur. Ben, sana ağladıkça, Güllerin daha güzel açar, Bilirim. Ben, sevdana yandıkça Baharlar hep gülüşlerinde konaklar. Hissederim.....
Yüreğin, aldığım nefes olmuşken, Toprağa sarılan sarmaşık gibi Geceye uzanan ışık gibi Hasretinde bile " sana " sarılıyorum. Aldırmıyorum hasret yağmurlarına, Yokluğunda bile yaşatıyorum seni. Sakın üzülme sen; Ben; seni sevdikçe nefes alıyor, Seni özledikçe yaşıyorum...
ismail SARIGENE | |
| | | puduhepa Can
Mesaj Sayısı : 77 Yaş : 52 Yer : zamanda bir yer... Meslek : okur-yazar Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: sıfırdörtotuzüç 30/1/2007, 01:36 | |
| Deli deli bir 'an'ına değersem eğer berendeki renk unutursa örgüsünü kalbin kıpırdayıp yerinden .....................................kalk gidelim der/se .................................................................ben de dahil/bilmeden ne/re/ye/ne/den demeden ilk adımın hengamesine katılıp/sessiz ............................................................... senbenim/bensenin nasıl olduğunu bilmeden kahramanları/sayfaları karışmış romanın bir fotoğraflık öyküsününe verip yüzümüzü......... .....................................................................ha/di sen/de gül ............................................................................................hadisendegül...
(Kaan Karadağ)
| |
| | | ZOZANB Kıdemli Uye
Mesaj Sayısı : 234 Yaş : 113 Yer : BAZAN ORDAN BAZAN BURADAN Meslek : BEKLEMEK Kisiel Rutbe : DÜNYA HEP ALEVİLERLE GÜZEL Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: sıfırdörtotuzüç 30/1/2007, 11:27 | |
| Uykudayken, Ne acıları yaşar yürekler, Bilinmez, Ne kapılardan boynu bükük döner, Güller solar, Aşk'a susuzluk çekerken geceler, Sevdalı, Zamansızca umut bekler, Ve kendim, Nasıl susadım sana, Acıkmadım, Alıştım, Nasıl karıştım bilmem ki, Beni susturan yokluğuna, Uykudayken, Ne aldanışları terketti yüreğim, Yalnızlık hançer dokunuşu, Yaralar açtı bedenimde, Kapanmaz bildiğim, Okunmamış bir masalı okurken sayfalar, Noktalandım zamansızlığa, Ne başımın dertli mevsimidir bu sevdiğim, Yazıldım yine kör gecelerdeki uykusuzluğa, Uykudayken, Ne mutlulukları böldüm sonsuzluğa, Bilinmez, Sen verdin yüreğini, Ben yolları kapattım her sokağa, Nasıl koştum sana,nasıl vardım, Bilmem ki, Nasıl gözlerinin rengine böyle kolay karıştım, Sen her gece uykudayken, Ben hiçbir gece uyuyamamıştım...
Birkan ASKAN
| |
| | | puduhepa Can
Mesaj Sayısı : 77 Yaş : 52 Yer : zamanda bir yer... Meslek : okur-yazar Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: sıfırdörtotuzüç 30/1/2007, 15:10 | |
| Saklambaç
acı şarap içelim ne çare tutarga hali var sende belli sana göre değil olsun... kal yine de bir nefeslik yakınlığımızı öpelim tümceler böylesi yaban mı dudaklarında
sorularına gebeyken biri yüzünde yüklü anlam da nesi bu taşların ağırlığı neden ne zaman yitmiş belleğin neresi ayalarını gören toprak nasıl oldu da çoğaldın kim okudu kuytu dizelerini
sustum...
ille de içelim öperse acı şarap öper esrik bilincini belki dost hallerim kanıksamak böylesi zor mu acı şarap eşittir kuytu ağlamaların şimdi bırakalım bunları parmaklarından ince beline uzasın bacakların şimdi söyle hangi cebinde göz yaşların
(Zafer Çakır) | |
| | | puduhepa Can
Mesaj Sayısı : 77 Yaş : 52 Yer : zamanda bir yer... Meslek : okur-yazar Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: sıfırdörtotuzüç 31/1/2007, 23:56 | |
| Devrik "ey, iki adımlık yerküre senin bütün arka bahçelerini gördüm ben!"
Nilgün Marmara
bir özneydim yalnızca devrik cümleler biriktiren çocukluğuma yerini kimsenin bilmediği eski efsaneler adasında kaç labirent çizmişti yüzüm gayri meşru ayrılıklara? oysa ki rolünü hep şaşırırdı intihar hüzün kokan sabahın eşiğinde, günahımı düğümlerim usulca kapılar aralık şimdi çalmayan telefonlar akşamında üzülme artık yaranın dönüp dolaşacağı yer kandır
pencerede asılı kalan geçmişe el eden annemdi saçlarında yarım kalmış gülüşüyle ağlayış eskitir mi zamanı takvimlere yazdığım boynu bükük masalda biraz alkol biraz da yaz yemişleri çekip gitmek kadar kemikli bir fiil söyle şimdi! kervanlarını terk eden yol öyküleri ağla merdivenim ol yazgımı gererken gönlümün gergefine birinci şahısta kalmalı insan köze değerken gözleri
kaç şiir sustum kaç gölge kustum kâğıttandı yaşama sunduğum denizler bir gemiye yetemezken kulacım baharın hiç gelmediği yoksunlukta, cenindi bir zamanlar acım kalabalığız artık yalnızlık oyununda sigara dumanıydım cama sinen annemin üflediği köy evinde çürüdü ahşaptan sözcüklerim sözcükler, beşiğimde unuttuğum kum saati kum ve zaman: geçip giderken alınyazımı sürükleyen kurdeleli uçurumlar
buruşuk mazime taktığım nazar boncuğuna kaç cinnet sakladınız? kaç yastık uçukladı uykuma? geceye saydam, güne paslı sokağımda unutulan özneydim...
yorgunum artık yalnızlığa salıncak kurmaktan... (alıntı) | |
| | | ZOZANB Kıdemli Uye
Mesaj Sayısı : 234 Yaş : 113 Yer : BAZAN ORDAN BAZAN BURADAN Meslek : BEKLEMEK Kisiel Rutbe : DÜNYA HEP ALEVİLERLE GÜZEL Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: sıfırdörtotuzüç 1/2/2007, 16:41 | |
| Yaşanan
Yasak sevgler gördüm, ölümcül bulutlar çatlamalıydı sevda kozaları güreğimde oysa fesleğenlere gömdüm karıncalar yürüdü sızlayan kemiklerime oturdum, bıyıklarımı yedim
ay doğar gün ardından ortancaların arasında üç damla kan yağmurlarla bağlanıyor dilim yürüyorum kaplumbağaları geçip mor perçemli insanlardan kaçmıyorum türkülerim ıslak bu günlerde
MEHMET ALİ BAŞTUJİ | |
| | | puduhepa Can
Mesaj Sayısı : 77 Yaş : 52 Yer : zamanda bir yer... Meslek : okur-yazar Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: sıfırdörtotuzüç 4/2/2007, 22:36 | |
| Deli olmak
deli olmak; senden bana akan ırmaklarla, benden sana karışan köpüklerin dans edişidir. yalansız kahkahalarımızın bütün camları kırıp, kırık parçaların üzerinde çıplak ayaklarımızla ateş dansı yapmaktır. damarlarımızdaki kanın hareketine meydan okurcasına, adrenalinimizin limitlerinde umarsızca gezinip uçurum çiçekleri toplamaktır. sesimizin yankısında boğulma pahasına şarkılar söylemektir. deli olmak; bize yakışandır. öykümüzde... (Kaan Karadağ) | |
| | | | sıfırdörtotuzüç | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |