Türkiye, Avrupa yolundan uzaklaştığını belirten bir tutum benimseyerek, bu havaya girerse, öte yandan da bazı Avrupalılar AB’den uzaklaşmaması için Türkiye’ye karşı yatıştırıcı bir politika uygulama teşebbüsünde bulunursa, bunun Yunan politikası üzerinde yaratacağı etkiler kolayca tahmin edilebilir. Türkiye’ye uygulanan “Avrupa baskısı” yön değiştirerek, Yunanistan ile Kıbrıs’a yönelik baskıya dönüşebilir.
Uluslararası sistemde kopan fırtınanın ortasında Yunan dış politikası, demirleyecek liman arıyor, çünkü bölgede “çok güçlü bir fırtına”nın kopacağı öngörülüyor, istikrarsızlık dalgalarının nereye kadar ulaşacağına dair bir öngörüde bulunamıyor. Saddam Hüseyin’in asılması ve konunun ele alınış biçiminden, fiilen üçe bölünmüş ülkede yaşanan çarpışmaların ülke sınırları dışına yayılması amacıyla, Irak’taki etnik ve dini gruplar arasındaki düşmanlığın daha da körüklenmek istendiği anlaşılıyor. İlk bakışta, büyük bir karışıklığın Amerikalıların planlarına hizmet etmediği izlenimi ediniliyor. Ancak, Amerikalıların gerçek planları acaba ne?
Yaklaşık 14 ay önce el Cezire’nin internet sitesine, “New York Times” gazetesinde üç yıl önce yayımlanan bir makaleden, eski Dış Politika Konseyi Başkanı Leslie Ghelbes’ın Irak hakkındaki görüşleri aktarılmıştı. Ghelbes, “Kuzey’de Kürtler, ortada Sünniler, Güney’de Şiiler olmak üzere Irak’ın üçe bölünmesini öneriyordu. Böylece, para ve asker yatırımlarımızı yakın bir zamanda daha büyük kazanımlar sağlayacak olan Kürtler ve Şiiler üzerine yapmış olacağız. ABD, Sünni üçgeni olarak bilinen bölgeden, Bağdat’ın kuzey ve güneyinden güçlerinin en büyük bölümünü geri çekebilecek. Sonrasında Amerikalılar, petrolden gelir sağlayamayacak olan gaddar Sünnilerin ya amaçlarını kısıtlamalarını, ya da durumun etkilerini yaşamalarını bekleyebilirler.
ABD’nin veya en azından iktidarın önemli bir bölümünün Orta Doğu’nun Balkanlaştırılması hedefinin temel nedenlerinden birisi, İsrail’in güvenliğidir. Irak, Afganistan ve kısa bir süre önce Lübnan’da edinilen deneyimler; bölge askeri açıdan kontrol altına alınmadığı için, iç savaşlar, dolaylı veya doğrudan müdahalelerle Arap devletlerini parçalama yolunun alternatif çözüm olarak ortaya çıktığını göstermiştir. İsrail’in rakiplerinin bölgesel iç savaşlarla güçsüz hale getirilmesi, meydana gelecek karışıklık hakkında bir fikir edinilmesini sağlıyor. Asıl soru, bu durumun uzun vadede Amerikan çıkarlarına hizmet edip etmediğiyle ilgilidir. İsrail’in bakış açısı göz önünde tutulmadığı takdirde bu soruya cevap vermek çok zorlaşır. Lübnan’daki son savaştan sonra, Amerikan basınında, İsrailli yetkililerin ABD’yi ziyaret ederek, İran’a müdahalede “pilot” olarak kullanılması amacıyla Lübnan’a bir savaşın planlanması yönünde Amerikalıları teşvik ettiklerine dair bilgilerin yer aldığı hatırlatılmalı.
Arap medyasının Amerikalılar ve İsrailliler aleyhinde propaganda yapması beklenilen bir gelişmeyken, bölgedeki devletlerin parçalanmasına yönelik belirtilerin giderek yoğunlaşmasıyla kaygılar da artıyor. Bazıları, geniş coğrafi bölgenin yapısını yıkmanın; devletçiklerden, gri bölgelerden, yıkılmak üzere olan devlet oluşumlarının şekilleneceği karışıklıklar ve çarpışmalar alanına dönüştürmenin İsrail için güçlü ve büyük Arap devletlere nazaran daha küçük tehdit oluşturacağına inanıyor.
Türkiye’ye gelince, Yunan tarafının gelişmeleri kaygıyla izlemesi için nedenler var. Bir Kürt devletinin “hukuki ilanı” görüşü komşumuzda “kuşatılmış” olduğu yönünde duyguların baş göstermesine neden oluyor, Amerika ve AB aleyhtarı tepkileri de alevlendiriyor.Ülkenin bütünlüğünün tehlikede olduğu yönündeki korku ortamında generallerin ve ordu merkezli devlet görüşünün yeniden politikanın ortasında yer alması için gerekli ön şartların şekillenmesine neden oluyor. Siyasi yelpazenin tamamı, devlet güvenliğinin ön planda bulunduğu bir İslami-milliyetçi tutuma yönelmek için baskı altında bulunuyor.
Türkiye, Avrupa yolundan uzaklaştığını belirten bir tutum benimseyerek, bu havaya girerse, öte yandan da bazı Avrupalılar AB’den uzaklaşmaması için Türkiye’ye karşı yatıştırıcı bir politika uygulama teşebbüsünde bulunursa, bunun Yunan politikası üzerinde yaratacağı etkiler kolayca tahmin edilebilir. Türkiye’ye uygulanan “Avrupa baskısı” yön değiştirerek, Yunanistan ile Kıbrıs’a yönelik baskıya dönüşebilir.
Yunanistan’da yayınlanan İmerisiagazetesi, 5 Ocak 2007, Kaynak: Dünya Gündem