| | NİHAT BEHRAM | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
DEVRİM Yenı Uye
Mesaj Sayısı : 47 Kayıt tarihi : 26/01/07
| Konu: NİHAT BEHRAM 26/1/2007, 01:02 | |
| DORUKLARA SEVDALANDIM
Filiz filiz harelendim dağlara uymak için Kan gölünde kurulandım hayatı duymak için Kavgalara kuyulandım sabaha varmak için.
Kekik kokusu duydum Kekik kokusu koynunda huysuz gecenin Uyandım birdenbire Haydi dedim yüreğim gidelim bu şehirden Bu şehir koparmak istiyor beni özlemlerimden Yorgunum; Çünkü yorgunluğumun yaşamak gibi bir anlamı var Yine de yaşamaktan duyduğum mutluluğun tadına Düşmanlarım ulaşamazlar...
Katarlar gelir geçer bir geceden bir geceye Yüreğim yare yare iz bırakır bin acıya Gün olur şafaklanır karanlıklar bin parçaya.
Denizlerde dalgalandım taşları oymak için Doruklara sevdalandım ışığa doymak için Irmaklarda durulandım dağları duymak için.
Bir kuş çiz yavrum yüzüme gözyaşınla Bir kuş tel tel kirpiklerim kanat olsun Bir kuş çırpınan kalbi dudağımda Bir kuş yavrum sıcaklığın beni bulsun. Bahar gelmiş balam benim Bahar gelmiş dayanmış Dalda yaprak bebeciğim Suda köpük uyanmış Kuzulara özenmiş kızım benim Körpe sesler dinlenmiş Ay ışığında yanmış yavrucuğum Onun için beyazmış.
Şarkılar gelir geçer bir heceden bir heceye Yüreğim yare yare yankılanır bin acıya Gün olur ufalanır karanlıklar bin parçaya | |
| | | DEVRİM Yenı Uye
Mesaj Sayısı : 47 Kayıt tarihi : 26/01/07
| Konu: Geri: NİHAT BEHRAM 26/1/2007, 01:02 | |
| HESAPSIZ DUYGULAR
Bil ki üzgün bırakıp ayrılırken caddeler kaldırım taşlarıyla örtülmüş uçurumlardır.
Bilinçsizce mırıldanışta ansızın hatırlanan bir şarkı gibidir dönüşündeki haz
Uzun uzun ağlamak için güdülen hasret bazen nelere değmez subaşından ürkütülmüş ceylanın sekerek kaçarken ırmağa saldığı kader sanki süzülüp kalbine gelir
Yanıp sönen solgun ve kararsız ışıkları sehrin topraklarda ışıldasa da yıldızlar kadar gözlerimde yoğunlaşan anlamsız bakış takılıp gölgesine derinliklerin uzaklaşır.
Oysa tayların körpecik kuyruğuna parlak yelesine bağlanan kurdela huylarını gizlice dizginlemek içindir
Ve bilmediğim acılar yemişine kuşların konmadığı ağaçlar sarmaşıklar altında
Seni birazdan ay batarken anacağım fakat unutma ki yaşamak sonsuz bir tadla onarıyor hırçın bir çocuğun ısırdığı elmayı | |
| | | puduhepa Can
Mesaj Sayısı : 77 Yaş : 52 Yer : zamanda bir yer... Meslek : okur-yazar Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: NİHAT BEHRAM 26/1/2007, 01:27 | |
| Üç Dağa Ağıt
açlığın çıplaklığın acısı mı genişliyor dalları meyvaya çağıran rüzgâr mı
dalgın bir kuşun ötüşünden sevdiğinin kalbine düşen aşık mı yağmuru emen toprak mı derinleşiyor
yas mı tutmalıyım onurlu ölüme halkın gözlerini dolduran çizgilere umudu mu çağırmalıyım
ah gidiyor işte gidiyor göz göre göre sıcak titreyişi varlığını hayata adamışların gidiyor öfkenin haykırışları yasalarıyla gidiyor kahredişin zulmün ve iğrençliğin buyruklarıyla gidiyor toprağa düşen bakımsız yapraklar gibi değil azarlanmış çocukların kederiyle değil doğuşun ve sevmenin feryadıyla gidiyor ölümü donatan arkadaşlarım
ah gidiyor işte gidiyor göz göre göre durutarak gündüzleri geceleri durutarak adanmışlığı, mertliği, yüceliği damıtıp sevdalarına neferi toprağa aşılamaya gidiyor arkadaşlarım
bulutlar da hafif mi kar taneleri kadar özgürlüğün borcu mu ödeniyor yaralar mı açılıyor yoksulluğa ezilmişliğin isyanı mı sesleniyor
ah gidiyor işte gidiyor göz göre göre birer rüzgar uğultusu bırakarak yanan ateşe | |
| | | sunam Guvenilır Üye
Mesaj Sayısı : 162 Yaş : 52 Meslek : işsizlik Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: NİHAT BEHRAM 26/1/2007, 01:51 | |
| SUDA YİTEN AYIŞIĞI
Kırk sevginin baygınıyım - belki de yüzkırk - yine de yalnızlık yalazlanır kırık kalbimde
Otların tutuklusu haylazı ağzım şimdi tutlusu kara suların.
Her şeye yeniden başlayabilseydim eğer aşkımı acıyla anmazdım artık.
Ben ki delisiyim suların, oysa bu sular çöl rüzgarı kadar bulanık.
Akar gibi geçiyorum dünyadan, ısınıp bakınmadan, sarhoş sıkılgan sırılsıklam...
Kırk diyarda kırkbin öpüşün bitkiniyim dudağında kırkbin kekik tadı kamaşır yine de kalbim ısırgan mı ısırgan.
Eşini çağlayana kaptırmış balığıyım bu nehrin; aydır, geceden beri dişlenmiş kelebeğin her sabah ağzımda ölümüyle buluşan.
| |
| | | ROSE Guvenilır Üye
Mesaj Sayısı : 190 Yaş : 39 Yer : dünya Meslek : öğretmen Kisiel Rutbe : sürgün Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: NİHAT BEHRAM 26/1/2007, 13:21 | |
| gülüm
benim gülen yüzüm kederim, dağımda karım gülerken ağlayanım, seni görünce bakınca mahzun yüzüne hançerlenir, kanar her yanım
benim hasret çiçeğim umudum, yitik yüreğim gönlümü dağlayanım, sana gelince hissedince mahkum yüreğini korlanır, yanar her yanım
benim buğulu hüznüm düşüncem, dalımın tomurcuğu çöllerde kavrulanım, ayrılık vakti geldiğinde anlayınca karanlığa kaybolacağını vurulur, kurşun yer her yanım
benim varolan canım aklım, gökyüzümün maviliği içimde sakladığım, varlığını andığımda hayal edince geleceğini gülümser, cana gelir her yanım
| |
| | | puduhepa Can
Mesaj Sayısı : 77 Yaş : 52 Yer : zamanda bir yer... Meslek : okur-yazar Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: NİHAT BEHRAM 4/2/2007, 20:13 | |
| Yenilgi ah susuşu o saf yüreğin ah, acısı acemi çocukluğun düş kırıklığı, coşkudaki bozgun
ah yenilginin yorgun kısrağı kendi içini kavuran kızgın ateş bekleyişe bağlanan umut, tasası haykırışın
ah, ardı ardına kenetlenen ölüm ah, hıncı sabırla bezeyen sır yazmadaki sırması ağlayışın, tırnaklara oturan kan
sanki delirmenin eşiğindeyim boş bomboş gözlerine gömülmüşüm bir köpeğin mısırların süt taneleri, kestanelerin bademlerin daha olgunlaşmamış suyla susuzluk arası kayganlığında aranıp duruyorum kendimi
ey yangınlarda patlamaya hazırlanan merak ey içimi ekşi sularla çalkalayan baş dönmesi ıssız ıpıssız boşluğu aysız gecenin ölümle yaşamak arasındaki şerit naneler, kekikler, ebegümeçleri ve şifalı bulutu kaynar kükürt deresinin çekiyor altımdan nemli döşeğimi
ah, yürekleri toprağa saplanan arkadaşlarım ah, oğlakların, tayların, buzağıların acı otlarla kararan damakları (akşamları barut kokusuyla dönsem de odama, sancısı: çaresiz seyrettiğim ölümün
ah, bir kere daha kederliyim ah, çılgın bir aşkın kollarında incelen bıçak seni öperek bilemeliyim
| |
| | | DEVRİM Yenı Uye
Mesaj Sayısı : 47 Kayıt tarihi : 26/01/07
| Konu: Geri: NİHAT BEHRAM 5/2/2007, 03:48 | |
| SIĞINAK Yedeğimde hep bir şiir olmalı Korusun diye beni, Sarsın Solusun diye...
Yedeğimde hep bir şiir olmalı Dileğimce değiştirebildiğim Değiştikçe beni de değiştiren Yüreğimle sindiğim, Kimsenin bilmediği, Acısına başka acı Sevincine başka sevinç değmemiş, Canım gibi Yok etmek hakkını kendimde gizlediğim Ömrümce çılgın, gönlümce engin, Yeni doğmuş bebeklerin sesiyle Yankısı ufkuma dokunurcasına yakın Soluğumda kıvılcım, dudağında gül Yaşamaya düğümlü, Goncalar kadar körpe Dalgalar kadar hırçın Kavuşmamız olanaksız birine sakladığım, Mahrem, bağışıksız, Mazlum bir şiir
Yedeğimde hep bir şiir olmalı; Çırpındığım geceler Yetişip yatıştıran Esinlenip dindiğim, Duygusu sağılmamış, Üşüse soluverecek, Pürüzsüz, bir başına incecik, Gülüşü gülüşüme denk, andıkça parıldayan Andıkça parıldadığım, Kanmayan, kandırmayan; Öfkesi kirlenmemiş, Zehri gibi kendi hayatımın Ayrılık yaralarını sarılır sanmış, Sürgün, ürkütülmüş, Üzgün bir şiir.
Yedeğimde hep bir şiir olmalı Yuvasında ilk kez uçan serçe gibi telaşlı, Şafakta kuzulamış karaca gibi baygın, Ulaşınca çılgınlığa kırılan dallarda ömrün Yanarak uğuldayan Yanarak uğuldadığım...
Yine daldım da kendi düşüme Hasretin kanayışı bitermiş sandım... Beni şiirler bağışlasın!
| |
| | | rinda Can
Mesaj Sayısı : 56 Yaş : 46 Meslek : emekçi Kayıt tarihi : 26/01/07
| Konu: Geri: NİHAT BEHRAM 5/2/2007, 17:35 | |
| Özlemin Kadar
güzelim; serçelermi taşıdı sana, çimen çimen, karadut oyası zülüflerini.
çigdem tüten gamzeleri omuzlarına kırdan mı sardın?
yadellerden esen yelde sevdalın mı var?
unutma, hicbir şey yakışmıyor kalbime
Nihat Behram | |
| | | DEVRİM Yenı Uye
Mesaj Sayısı : 47 Kayıt tarihi : 26/01/07
| Konu: DOĞA'DAN İSTEK 6/2/2007, 13:30 | |
| Beni geçmişin dehşetiyle besle beni geleceğin özsuyuyla
Küpeler tak kulaklarıma kirazlardan mendilimi fesleğenlerle yıka
Bana çılgın bir gürleyiş bellet yankısıyla kapan üstüme geceleri
Benimle rüzgarları tanıştır gözlerimi boralara düğümle
Beni kankardeşi bilsin gözyaşların beni umudunla büyüle
Bana ıssız gecelerden yıldız kaymaları sun beni ucu kıl birbirine sürtünen çakmak taşlarının
Koynuma başakları yıkayan yağmurunla yağ kasıklarımı zeytin yapraklarıyla yenile
Ben seni esir alayım şiirlerle Sen beni kul bil kendine | |
| | | _MaT_ Yenı Uye
Mesaj Sayısı : 13 Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: NİHAT BEHRAM 6/2/2007, 16:58 | |
| "" OFELYA
Yıldızların vurduğu durgun, karanlık suda
Beyaz Ofelya, büyük, beyaz bir zambak gibi,
Gelin esvapları içinde dalgalanmada.
Uzak ormanda yerlilerin gürültüleri.
Mahzun Ofelya, beyaz bir tayf gibi, yıllardır
Dolaşır bu siyah nehrin suları içinde.
Deliliği içinde bir şarkı mırıldanır,
Bir çocukluk şarkısı, akşam serinliğinde.
................................A.Rimbaud"" | |
| | | | NİHAT BEHRAM | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |