|
| DERSiM / TUNCELi | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
MetinK Can
Mesaj Sayısı : 78 Yaş : 56 Yer : Uzak Diyarlardan... Meslek : Proleter Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: DERSiM / TUNCELi 27/1/2007, 06:54 | |
| .
Dersim / Tunceli
Tunceli’nin Çemişkezek ilçesine bağlı Sakyol Köyü yakınındaki bir höyükte yapılan araştırmalarda ele geçen buluntular, yöreye ilk kez Kalkolitik Çağda (MÖ.5500-3500) yıllarında yerleşildiğini göstermiştir. MÖ.2000’lerde bu yörede Hurriler yaşıyordu ve İşuva olarak isimlendirilmiştir. MÖ.XIV.yüzyılda Hititler bu bölgeye gelmiş ve İşuvalılarla savaşmışlardır. Bundan sonra Hititler yöreye hakim olmuşlardır.
MÖ. IV.yüzyıldan önce tarihçiler bu bölgeye Daranis ismini vermişlerdir. Tarihçi Ptolemyos buradan Daranalis olarak söz etmiştir. Bu sözcüğün Pers kralı Darios’tan geldiği sanılmaktadır.
Asur tabletlerinden öğrenildiğine göre de MÖ. IX.yüzyılda Muşkiler de burada yaşamışlardır. MÖ.5000’de Tunceli yöresinde yaşadıkları sanılan Muşkiler daha sonra Karduk ismini almış ve Hitit Krallığının yıkılmasından sonra batıdan gelen Pala ve diğer Hitit beylikleri ile karışmışlardır. MÖ 4000’de Sümerler’in yöreye egemen olduğu, Akad Kralı Sargon ile Naramsin’e ait tabletlerden anlaşılmaktadır. Bu arada MÖ.2370-2330 yıllarında yörenin Akadlar Devleti’nin bir ili olduğu da kitabelerde belirtilmektedir.
MÖ.VIII.yüzyılda Tunceli yöresi Urartuların egemenliğine girmiştir. Urartular bölgeye Süpani ismini vermişlerdir. Urartu kralı I.Sarduri zamanında MÖ.840-825 yöre, Urartu sınırları içerisinde gösterildiği tablet ve kitabelerden anlaşılmaktadır. MÖ.699’de Medler Urartu Devletini ortadan kaldırmış ve yöreye egemen olmuşlardır.
MÖ.VI.yüzyıl ortalarında da Persler yöreye hakim olmuşlardır. Tarihçi Ksnophanes’e göre yörede Karduklar, Heredotos’a göre de Akilisenler burada yaşamışlardır. MÖ.550’de Anadolu’ya hakim olan Persler Tunceli yöresini de ele geçirmişler, bu dönemde Medya Sınır Satraplığı içerisinde yer alan Tunceli’nin yerli halkı Haldiler, Khalibler, Massinekler ve Akilisenler’den oluşuyordu. MÖ.334’te Büyük İskender İsos Savaşında Persleri yenmiş ve yöreye hakim olmuştur. Makedonyalıların bu bölgedeki hakimiyeti sırasında Akilisene ve Kapadokia halkı İskender’e karşı direnmişse de isyan MÖ.322’de bastırılmıştır. Bundan sonra Kapadokia Krallığının hakimiyeti altına giren yöre, Seleukoslarla Kapadokia Krallığı arasında birkaç kez el değiştirmiştir.
MÖ.I.yüzyılda Ermeni krallarından II.Dikran buraya egemen olmuşsa da bunu Roma dönemi izlemiştir. Roma ordusu Sulla’nın komutasında Pontus devletiin son kralı Mitridates’i yendikten sonra Tunceli yöresine egemen olmuşlardır. Yöredeki isyanlar üzerine MÖ.69-66 yıllarında Romalılar Lukullus komutasındaki ordusunu isyancılardan Tigran’ın üzerine göndermiş ve bölgeyi Roma’nın Kapadokia Eyaletine bağlamıştır. MÖ.I.yüzyıldan itibaren Romalılar buradan Partlar üzerine seferler düzenlemişlerdir. Bu dönemdeki siyasi karmaşa sırasında yöre, zaman zaman Arsakların hakimiyeti altına girmiştir.
Bizans döneminde uzun süre Sasaniler tarafından yönetilen Tunceli ve yöresi 639’da Arapların egemenliği altına girmiştir. XI.yüzyılda Hozan ismi ile tanınan yöre Bizans’ın Mesopotamia Theması’nın sınırları içerisinde kalmıştır. | |
| | | MetinK Can
Mesaj Sayısı : 78 Yaş : 56 Yer : Uzak Diyarlardan... Meslek : Proleter Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: DERSiM / TUNCELi 28/1/2007, 03:07 | |
| GENEL BİLGİLER Yüzölçümü: 7.774 km² Nüfus: 133.143 (1990) İl Trafik No: 62
Yukarı Fırat bölümünde yer alan Tunceli İli, kuzeyde ve batıda Munzur Dağları ile Karasu Irmağı, doğuda Bingöl Dağları ve Peri Suyu, güneyde Keban Baraj Gölü ile çevrilidir. Belirgin doğal sınırlarla kuşatılmış olan il toprakları, doğuda Bingöl ve Elazığ, güneyde Elazığ, batı ve kuzeyde Erzincan illeriyle komşudur. 2000 Yılı Nüfus Sayımı sonuçlarına göre toplam 93548 kişilik nüfusa sahip olan Tunceli , aynı zamanda Türkiye’nin en az nüfusa sahip ilidir. Tunceli, 7774 km2 yüzölçümü ile Türkiye topraklarının % 1’ini kaplamaktadır. Tunceli yöresinde ilk çağlardan beri pek çok uygarlık yaşamıştır. Orta Çağdan kalma ve bugün hala iyi durumda bulunan Pertek kalesi ve Munzur Vadisi Milli Parkı görülmeye değer güzellikleridir.
İLÇELER: Tunceli ilinin ilçeleri; Çemişgezek, Hozat, Mazgirt, Nazımiye, Ovacık, Pertek ve Pülümür'dür.
Çemişgezek: İlçe Tunceli’nin batısında yer almakta olup, İl’e 117 km. uzaklıktadır. 877 km² alana sahip olan İlçenin rakımı 953 m.dir. Tunceli ile olan ulaşımı Pertek üzerinden karayolu ile sağlanır. Ancak ulaşım daha çok Elazığ İli üzerinden olup Elazığ-Çemişgezek arasındaki karayolunun bir kısmının Keban Baraj Gölü üzerinde olması nedeniyle feribotlarla sağlanmaktadır. Hozat: Hozat; kuzeyinde Ovacık, doğusunda merkez ilçe, güneyinde Pertek ve batısında Çemişgezek ilçeleriyle çevrilidir. İlçenin denizden yüksekliği 1520 m. olup, yüzölçümü 804 km.²dir. İlçe merkezi Tunceli’ye 96 km. uzaklıkta bulunmakta olup ulaşım il merkezine ve Elazığ’a Pertek karayolu üzerinden sağlanır. Mazgirt: Tunceli iline 40 km. Elazığ iline 100 km. uzaklıkta olan Mazgirt ilçesi, Tunceli-Elazığ Karayolunun 10 km. kuzeyinde yer almaktadır. Nazımiye: Eski ismi Kızıl Kilise olan Nazımiye ilçesi 553 km² alanla, İl’in en küçük ilçesidir. İl’e uzaklığı 36 km. olup, denizden yüksekliği 1550 m. dir. Ovacık: Tunceli’nin kuzeyinde yer alan Ovacık’ın ismini dağların arasında yer alan 74 km2’lik ovadan aldığı sanılmaktadır. 1538 km² alanı ile ilimizin arazi yönünden en büyük ilçesidir. İl merkezine 65 km uzaklıkta bulunan İlçeye ulaşım Munzur Suyu ile birlikte devam ederek ilerleyen ve Munzur Vadisi Milli Parkı içerisinde yer alan eşsiz doğa manzaralarıyla dolu karayolu üzerinden sağlanmaktadır. Pertek: İl merkezinin güney kısmında yer alan Pertek ilçesinin, doğusu ve güney sınırı tamamen Keban Baraj Gölü ile çevrilidir. Kuzeyinde merkez ilçe ve Hozat, batısında ise Çemişgezek ilçesi ile sınırlanır. Pülümür: Tunceli merkezinin kuzeydoğusunda yer alan ve 1505 km2’lik yüzölçümüne sahip olan İlçenin deniz seviyesinden yüksekliği 1650 m dir. İl merkezine 65 km uzaklıkta bulunan ilçeye Pülümür Vadisi ve Pülümür Çayı boyunca uzanan ve aynı zamanda Tunceli’nin Erzincan ili ile olan bağlantısını sağlayan karayolu üzerinden ulaşılır. | |
| | | eylüleren Yenı Uye
Mesaj Sayısı : 31 Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: DERSiM / TUNCELi 31/1/2007, 18:50 | |
| MUNZUR VADİSİ MİLLİ PARKI Tunceli-Ovacık arasında uzanan Munzur Vadisinde, 42.000 Hektarlık bir alan 1971 yılında Milli Park olarak ilan edilmiştir. Türkiye'nin en büyük milli parklarından biri olan "Munzur Vadisi Milli Parkı", Tunceli kent merkezine 8 Km. uzaklıkta başlayıp, vadi boyunca Munzur Dağlarına kadar uzanmaktadır. Kuzeyde 3300 metreye kadar yükselen Munzur Dağları, Mercan ve Munzur Suyu vadileri tarafından parçalanmıştır.
Bu bölgenin milli park olarak ilan edilmesinde etken olan veriler, başta akarsu kaynakları ve gözeler olmak üzere zengin doğal veriler, endemik bitki türleri ve yöreye özgü hayvan türleri ile zenginleşen bitki örtüsü ve yaban hayvan varlığıdır.
Munzur Suyu ve Mercan Deresinde yaygın ve yoğun olarak bulunan yöreye özgü nadir alabalık türleri ile çengel boynuzlu ve bezuvar adlarıyla bilinen iki tür dağ keçisi ile av kuşlarından ur kekliği yabanıl yaşamın yöreye özgü değerlerini oluşturmaktadır. Milli parkın kuzeyinde, Munzur Dağlarının üzerinde 2000-3000 metrelik zirvelerde yer alan krater gölleri, Ovacık düzlüğünde kaynayan gözeler ve kanyonlar ile vadi boyunca dökülen şelaleler parkın doğal değerlerini zenginleştirmektedir.
Milli parkın her köşesinden eşsiz doğal görünüm ve tüm yabanıl yaşam kolaylıkla izlenebilmektedir. Bu özellikleriyle Munzur Vadisi, gerek rekreasyonel etkinlikler, gerekse doğa araştırmaları için turizme yönelik çok önemli potansiyel taşımaktadır.
Bitki örtüsü bakımından çok zengin olan Munzur Vadisi Milli Parkı florasında, 1518 çeşitli bitki kayıtlı olup, bunlardan 43 çeşidi Munzur Dağlarına, 227 çeşidi Türkiye'ye endemik türlerden oluşmaktadır. Munzur Dağlarından başka hiçbir yerde bulunmayan endemik bitkiler arasında Çan Çiçeği, Erzincan Kirazı, Bindebirdelik Otu, Munzur Kekliği, Munzur Düğün Çiçeği, Dağ Çayı, Munzur Dağı Oltu Otu ve Menekşe sayılabilir. Ovacık ilçesiyle Munzur gözelerinden 1.5 km. aşağıda Munzur Suyunun iki yanında bölgenin karakteristik ağacı olan huş meşceresi bulunmaktadır. Ülkemizde ender bulunan ağaç türlerinden olan huş, bu bölgede su kenarında güzel gövde yapmakta ve bölgenin florasına önemli bir katkı sağlamaktadır. Milli Parkta hâkim ağaç türü meşe ve çeşitli türleridir. Tepeler ve yamaçlarda kayalık olmayan yerler meşe ormanları ile kaplıdır. Vadi tabanında ve su boylarında karışık olarak karaağaç, akağaç, kızılağaç, dişbudak, çınar, asma, huş, ceviz, yabani fındık, kavak, söğüt ve çalı türlerinden oluşan zengin bir bitki örtüsü bulunmaktadır. Alt flora, meşelerin koru niteliğinde olduğu yerlerde zengin durumdadır. Dağların sarp ve dik yamaçları tamamen çıplaktır.
Munzur Vadisi Milli Parkında doğal çevre yaban hayvanları için elverişli bir ortam sunmaktadır. Çengel boynuzlu keçi ve bezuvar isimli iki tür dağ keçisi ile av kuşlarından ur kekliği gibi yaban hayvanları bu yöreye özgü ilginç ve nadir türlerdir. Munzur Vadisi ve çevresi av hayvanları bakımından oldukça zengin sayılır. Milli Parkta kurt, tilki, sansar, ayı, vaşak, su samuru, porsuk, sincap, tavşan, yaban domuzu ve yaban keçisi bulunmaktadır. Mağaralarda ve kaya kovuklarında yaşayan boz ayı, Munzur yaban hayatının önemli büyük memelilerinden biridir. Bölgenin diğer büyük memelileri orman içerisindeki kayalıklarda yaşayan vaşak, yaban domuzu ve kurt'tur. Kuş türleri bakımından da oldukça zengin olan Milli Parkta yırtıcı kuşlardan kartal, akbaba, doğan,şahin,atmaca,kerkenez,delice,çaylak nadir türlerden ise kaya kartalı bulunmaktadır. Gece yırtıcılarından puhu, baykuş ve yarasa yaygın türlerdendir. Milli Parkta bulunan diğer kuş türleri arasında keklik, çil keklik, toy, mezgeldek, turna, bıldırcın, çulluk, üveyik, tahtalı ve kaya güvercinleri, bazı ördek türleri ve ender olarak da kaz bulunmaktadır. Munzur Suyu Vadisinde çeşitli av hayvanları için bir koruma ve üretme alanı vardır.
Munzur Suyu, Mercan Deresi ve çevresindeki akarsularda yaşayan bol miktarda alabalık, yöre için önemli bir ekonomik değer oluşturmaktadır. Munzur Gözelerinden başlayarak 80 Km.'lik bir su alanına yayılmış olan alabalık, Tunceli ekonomisi için olduğu kadar, ülkemiz için de çok önemli bir doğal servettir.
Bölgede sert karasal iklim hüküm sürdüğünden, milli parktan faydalanmak için en uygun zaman Haziran ve Eylül arasındaki dönemlerdir. Milli Park alanındaki doğal veriler, kamp kurma, piknik yapma, sportif balıkçılık ve doğa yürüyüşleri gibi günübirlik etkinliklerin yanı sıra çeşitli su ve doğa sporları (rafting, dağcılık v.b.) için de çok elverişli potansiyele sahiptir. | |
| | | eylüleren Yenı Uye
Mesaj Sayısı : 31 Kayıt tarihi : 25/01/07
| Konu: Geri: DERSiM / TUNCELi 31/1/2007, 18:53 | |
| GELİN PINARI EFSANESİ
Gelin Pınarı veya diğer adıyla Gençlik(Dereova) Şelalesi, Nazımiye ilçesinin kuzeyinde, Nazimiye ilçesine 13 km. uzaklıktaki Dereova bucağının yanında bulunmaktadır. 30-40 m. yükseklikteki kayalardan sarkıtlar ve dikitler yaparak ince ince akan sular, alışılmış bir şelale görünümünün dışında, buraya bir efsane havası vermektedir. Yazın bunaltıcı sıcağında şelalenin 50 m. yakınına varıldığında, bir anda sanki binlerce vantilatörün çalışarak meydana getirdiği bir serinlik insanın bedenini sarar. Kayalardan aşağıya iplik iplik akan suların gerek sesi, gerek serinliği ve gerekse manzarası görülmeye değer bir tabiat harikasıdır.Tunceli'de her tabiat güzelliğine bir efsane yakıştırılmıştır. Buranında kendisine özgü efsanesi şöyledir:
Bu yörede yaşayan ailelerden birinin oğlu ile kızı evlendirilir. Yeni gelin, yöre adetlerine göre belli bir süre evde kaldıktan sonra, bir gün kaynanası kendisine:
-Hadi gelinim. Su bakracı al. Sağım yerine getirilen hayvanları sağ ve sütü al getir, der.
Gelin bakracı alır. Köyün diğer genç kızları, gelinleri gibi oda sağım yerine gelir ve kendine ait bütün sütlü hayvanları sağar, bakracını sütle doldurur. Ancak en son sağdığı kara keçi birden ayağını vurur. Süt dolu bakracı devirir, süt akar, gider.
Gelin birden şaşırır, çok üzülür. Ağlamaya başlar. "Daha yeni gelinim. Bana elinden iş gelmez, beceriksiz gelin diyecekler. Benimle alay edecekler diye sızlanır ve bir yandan da kara keçiye beddualar yağdırır.
O sırada gelinin geciktiğini gören kaynana, yüksekçe bir yere çıkarak, acele gelmesi için gelinine seslenir. Gelin mahçup ve üzgün bir şekilde, önündeki boş bakracı, boş götürmektense, yaradana sığınarak, yanındaki pınardan su ile doldurur ve ağzına da bir bez kapatıp, o şekilde getirip sepetin altına koyar.
Bir müddet sonra sütü kaynatıp, mayalamak için,bulunduğu yerden almaya gelen kaynana, bezi kaldırdığında, bakracın içindeki su, süt olmuştur. Bir kenarda durarak olanları üzüntü ile seyreden gelin, kendisini mahçup etmediği için Tanrıya şükreder.
O gün bugündür, bu pınardan akan sular koyunlar sagılmaya başlandığında, süt renginde akarlar. Koyunların sütü kesilince de, tekrar tabii rengine dönerler. | |
| | | | DERSiM / TUNCELi | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |